Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan, bir uyuşturucu kaçakçısı, bir eski istihbaratçı ve bir Yargıtay üyesinin ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’, ‘irtikap’, ‘görevi kötüye kullanmak’, ‘tehdit’, ‘tefecilik’, ‘nitelikli dolandırıcılık’ gibi iddialarla suçlandığını yazdı.
Pehlivan, 3 yıl önce yapılan bir suç duyursunu yazdığı yazısında, A.K. adlı bir iş kadınının, uyuşturucu ticareti yapmaktan hüküm giydiğini bilmediği N.K. adlı kişiden 2 milyon 942 bin 310 lira borç aldığını belirtti.
N.K.’nın yakın dostları arasında Yargıtay üyesi Ö.F.A. ve eski bir istihbaratçı olduğunu söyleyen Pehlivan, şu ifadeleri kullandı:
“Uyuşturucu hükümlüsü N.K. bir gün ‘Sana yolladığım paranın 200 bin dolarını Ö.F.A’ya vermen lazım. O gün bu miktarı ondan aldım’ dedi iş kadını A.K’ye.
Suç duyurusunda okuduğum bu iddialar her satırında daha da korkutucu hale geliyordu.
Öyle ki yüksek yargı üyesi Ö.F.A’nın davetiyle eski istihbaratçının evinde tüm taraflar dahi buluştu. Hatta Ö.F.A. ‘Bir devir sözleşmesi yapalım ama eski istihbaratçı adına olsun. Şimdilik böyle yazalım, kurtul. Yoksa seni N.K’nin elinden kurtaramayız’ diyordu. Yetmiyor, aynı yargı mensubu taraflar arası sözleşmeyi de kendi el yazısıyla kaleme alıyordu.
İş kadını A.K. çok korkuyordu. Belki de bundandır ki ne söylendiyse yapmaya başladı. Gün geldi, Yargıtay üyesi Ö.F.A. kendisine ait olduğunu ileri sürdüğü 200 bin doların yanı sıra, 500 bin Türk Lirası da ‘kâr payı’ istiyordu. Ne kadar itiraz etse de iş kadını bu ‘kâr’ parasını ödemeye karar verdi. Paralar 2 Ekim 2019 tarihinde Yargıtay binasında siyah çanta içinde verildi, Ö.F.A. da ‘Herhangi bir alacağım kalmamıştır’ yazan bir kâğıdı imzaladı.
İş artık çekilemez raddeye gelince de İzmirli iş kadını avukatı S.Ö. aracılığıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kapısını tuttu. Aralarında uyuşturucu kaçakçısı, Yargıtay üyesi, eski istihbaratçının da olduğu şüpheliler hakkında şikâyette bulundu. Tüm bu isimler ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’, ‘irtikap’, ‘görevi kötüye kullanmak’, ‘tehdit’, ‘tefecilik’, ‘nitelikli dolandırıcılık’ gibi ağır iddialarla suçlanıyordu.
Sonuç ne mi oldu? Özetleyeyim…
Başsavcılık suçlanan isimlerden birinin yüksek yargı mensubu olmasını gerekçe göstererek topu Yargıtay’a attı. Yargıtay ise ‘soruşturma açılmasını gerektirir nitelikte olmadığını’ ileri sürerek dosyayı kapadı. Garip ki şüphelilerden uyuşturucu kaçakçısı N.K. ise kovide yakalanıp, hayatını kaybetti.
Zamanında Fethullahçıların dosyalarından illegal yolla para kazananları soruşturan yargı mensubu Ö.F.A. ise kendisine yapılan bu benzeri suçlamaların Fethullahçı kumpası olduğunu ileri sürdü. Gitti, hem mağdur olduğunu ileri süren iş kadınını hem de avukatını ‘FETÖ üyeliğinden’ şikâyet etti.”